12 Aralık 2013 Perşembe

Rezveratrol


Fransızların doymuş yağ oranı yüksek yemeklerle beslenmesi ve genelde çok sigara içmesine rağmen kalp ve damar hastalıklarına görece daha az yakalandıkları tespit edilmiş. Bilhassa Bordeaux bölgesinde bu hastalıklara yok derecede az rastlanıyor. Yapılan araştırmalarda  bu bölgenin rutubetli havasında yetişen “cabernet sauvignon” cinsi üzümlerin kabuğunda oluşan küf mantarına karşı kabukta oluşan resveratrol adlı antioksidan maddenin, yüksek kalorili ve yüksek yağ oranlı yiyecekler tüketildiği halde, kalp hastalıklarına karşı koruyucu rolü olduğu yönünde sonuçlar elde edilmiş.  TB



Resveratrolün etkileri   ( Kaynak Wikipedia )

Üzüm kabuğunda bulunan resveratrolün güçlü antioksidan özelliği E vitamininden 50 kat, C vitamininden ise 30 kat daha fazladır.


Diğer tüm fenolik bileşikler gibi, antioksidan aktivitesi olduğu düşünülür. Bu sayede, reaktif oksijen türevleri temizlenir, DNA hasarına engel olunur ve hücre membranına lipid peroksidasyonu önlenir.

Anti-aging etkilidir; yaşlanmayı yavaşlatıcı hatta yaşam süresini uzatıcı etkisi olduğu düşünülmektedir. Bu etkiyi, insülin sensitivitesini arttırması, sirtuin geninin (SIRT[1][7]) enzimatik aktivitesini arttırıcı etkisi, ayrıca mitokondri sayısını arttırıcı etkisi ve antioksidan etkisi ile gerçekleştirmektedir.

İnflamasyon karşıtı etkisi ile doku hasarı ve hücresel proliferasyonu baskılar. Cild yapısını korur.
Karaciğerden lipoprotein üretimi ve sekresyonunu baskılayıcı etkisi saptanmıştır. Kan yağlarını düşürücü etkisi saptanmıştır. Karaciğer hücre kültürü çalışmalarında, kırmızı üzümün hepatik LDL reseptör aktivitesini ve HMG-CoA redüktaz aktivitesini arttırdığı da saptanmıştır.

Anti-aterojenik (damar sertliğini önleyici) etkinin; artmış metabolik hız, antioksidan etkinlik, azalmış lipid peroksidasyonu sonucu olabileceği düşünülmektedir.

Vücut ağırlığının düzenlenmesine yardımcı olur.

Bir polifenol olan resveratrolün, vasküler tonus düzenleyici ve anti-platelet etkileri saptanmıştır.

Söz konusu etkileri ile resveratrolün yüksek vücut ağırlığının düzenlenmesi, kardiyovasküler, serebrovasküler hastalık, diyabet ve kanserle bağlantılı süreçlerde etkili olması söz konusudur.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...